20 Nisan 2009 Pazartesi

GAZNELİLER

GAZNELİLER
Gazne Devleti
963-1186 yılları arasında hüküm süren, İran'ın kuzeyinde, Horasan'da kurulmuş Türk devleti.Samani Devleti'nin önemli şahsiyetlerinden Horasan kumandanı Alp Tigin (Alptegin), 961'de Vezir Ali Muhammed Bel'ami ile birleşerek kendi adayını zorla Samani tahtına oturtmak istediğinde başarısızlığa uğrar. Böylelikle Gazne Devleti'nin temeli atılmış olur. Gazneliler Devleti sadece Alptegin'in beraberinde getirdiği Türk askerlerine dayanmaktadır. Gazneli Mahmut'un oğlu olan 1. Mesut'un tahta gelmesiyle hanedanlık geriler. Dandanakan Savaşı'yla da Selçuklular ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirirler. Gazneli Mahmut Abbasi halifesini Şii Büveyhoğullarına karşı korumuş; halife, Gazneli Mahmuda Sultan unvanını vermiştir. Bu tarihten sonra Türkler, Sünni İslamiyetin savunucusu konumuna gelmişlerdir. Sultan unvanını kullanan ilk Türk hükümdarıdır. Selçuklular'ın büyük güç olacağını önceden sezmiş, Aslan Yabguyu esir alarak bunu engellemeye çalışmıştır. Gazneli Mahmud döneminde askeri alanda önemli bir yenilik olarak filler orduda kullanılmaya başlanmıştır.
1040 Dandanakan savaşı sonunda ağır yenilgi alan Gazneliler Devleti 1187 yılında Afganlar tarafından yıkılmıştır. Tarihçilere göre Gazneliler Türklerin kurduğu çok uluslu devletlerin ilkidir.[kaynak belirtilmeli] Devletin çökmesinde bu çok uluslu yapı da önemli rol oynamıştır.

Frigyalılar

Frigya, Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes'in yukarı çığırları arasında kalan bölgenin eski çağdaki adıydı. Bu ad, Balkanlar’dan gelip bu bölgeye yerleşen Friglerden geliyordu. Frigler önce Bitinya bölgesine yerleştiler ve M.Ö. 12. - M.Ö 7. yüzyıllar arasında Orta Anadolu'nun batısına egemen oldular. Ama yeni göç dalgası Frigleri daha iç bölgelere itti. Frigler önce Sakarya Irmağı çevresine, ardından batıda Gediz ve Büyük Menderes'in yukarı vadileri ile doğuda Kızılırmak ve Tuz Gölü yöresine yerleştiler. Friglerin bir bölümü Burdur Gölü, Erciyes Yaylası ve Yeşilırmak vadisine kadar ilerlediler.
Batıda
Gordion kentini başkent edinen asıl Friglerin ilk kralı Gordios'tu. Frigler Urartularla birleşerek Asurlulara karşı savaştılar. En parlak dönemlerini İÖ 9.-8. yüzyıllarda yaşayan Frigler, Hitit topraklarının neredeyse tümünü ele geçirdiler. İÖ 738'de başa geçen Gordios'un oğlu efsanevi kral Midas, Asurlularla anlaşma yolunu seçti. Midas döneminde başkent Gordium’un yanı sıra Midas Kenti ve Pessinus de çok gelişmişti. İÖ 700’lere doğru Kafkasya’dan Anadolu'ya giren Kimmerler, Friglerin başkenti Gordium'a kadar ilerlediler. Kenti ele geçirerek yaktılar. Bu yenilgi karşısında Kral Midas'ın öküz kanı içerek kendini öldürdüğü söylenir.

Fransız Devrimi

Fransız Devrimin Sonuçları
İhtilâlin Sonuçları
Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı'dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı.
İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve ABD'de görülen demokrasi, Kıta Avrupası'nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi.
Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi.
Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu.
Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı.
Şahsi güçlere, zekâya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı.
Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ'ın sonu, Yakınçağ'ın başlangıcı kabul edildi.
Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar.
İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü.
Fransız İhtilâli'nin yaydığı fikirlere karşı İhtilâl Savaşları (1792-1815) başladı. Önce Fransa ile Avusturya ve Prusya arasında başlayan bu savaşlara İngiltere ve Rusya'da katıldılar. Savaşlar Napolyon'un yenilgisiyle sonuçlandı. Viyana Kongresi ile Avrupa'nın siyasi durumu yeniden düzenlenmiştir (1815).

Konsüllük Devri (1799-1804)
1799'da konsüllük idaresi kuruldu. Bu idarede beş direktuvarın yetkileri üç konsüle devredildi ve tüm yetkiler biriinci konsülde toplandı. Birinci konsül de General Napolyon Bonapart oldu. Bu idare 1804 yılına kadar devam etti. Bundan sonra imparatorluk idaresi başladı.

İmparatorluk İdaresi (1804-1815)
Konsüllük döneminde büyük zaferler kazanılmış, ziraat, ticaret ve sanayi gelişmiş, fakat buna karşılık millet meclisi etkinliğini kaybederek devrim hedefinden uzaklaşmıştı. Ülke tekrar ferdi otorite ile yönetilmeye başlanmıştı. Bu durum ve General Bonapart'ın İmparatorluk idaresi 1815 yılına kadar devam etti.

Fransız Devriminin Etkileri ve Sonuçları
'Fransız ihtilali, ulusal bilinçlenmenin ve yönetim karşıtı tepkilerin nasıl ortaya konulabileceğinin en başarılı ve kanlı örneklerinden biridir. Bu yönüyle, kendinden sonraki devrimlere de esin kaynağı olmuştur ve hâlâ olmaktadır.
Fransız Devrimi, Yeni Çağı bitiren, Yakın Çağı başlatan olay olarak kabul edilir. Çünkü bu devrim sonucunda tüm dünyada milliyetçilik kavramı önem kazanmaya başladı. Ezilen halklar haklarını aramayı öğrendiler. Halklar, yönetimden korkmamaları gerektiğini, yönetimlerin güçlerini halklarından aldığını fark ettiler.
Bu durum Fransa'da monarşik rejimin yıkılıp, yerine cumhuriyetin kurulmasına neden oldu. Halk, yönetim üzerindeki gücünü fark etti. Roma Katolik Kilisesini de ciddi reformlar yapmak zorunda bıraktı. Milliyetçik akımının yayılması, gücünü emperyalist rejimden alan imparatorlukların aleyhine oldu; imparatorluk çatısı altındaki farklı milletlere mensup halklar ayaklanmaya başladılar. Bu durum, imparatorlukları bölmeye çalışan kesimlerin de işine geldi, isyan eden halkları provoke ettiler. Bunun sonucunda da imparatorluklar zayıflamaya ve parçalanmaya başladılar.
Rusya'daki Dekabrist Ayaklanması'nın (26 Aralık 1825) nedenleri arasında Fransız Devriminin etkileri de sayılmaktadır.
Fransız devrimi, sonuçları ve ideolojisiyle, Yakın Çağ dünya savaşlarına -I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı- yön verdi ve bugünün dünyasının oluşmasında da son derece etkili oldu.

Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi
28 Ağustos 1789'da Fransız Devriminden sonra, Fransız Ulusal Meclisi tarafından, Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi kabul ve beyan olundu.
Bildirge; insanların eşit doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenliğin esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını, devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını ortaya koyuyordu..

Fransa

Fransa, Kuzey Amerika’daki tüm kolonilerini 1763 tarihinde, Yedi Yıl Savaşları sonunda imzalanan Paris Antlaşması ile İngiltere’ye kaptırmıştı. İngiltere, Yedi Yıl Savaşları’nın mali yükünü, yeni vergilerle kolonilerden çıkartmaya kalkışınca; bu durum Kuzey Amerika kolonilerinde huzursuzluk yaratmıştı. 1774 yılında Onüç Koloni'nin başlattığı Amerikan Bağımsızlık Savaşı 1776 yılında bağımsızlık ilanıyla sürmüştü. Fransa ise bu çatışmalara büyük boyutlarda mali destek vererek dolaylı olarak katılmıştır.
Bu savaş harcamaları ve giderek artan saray masrafları dolayısıyla Fransız monarşisi de mali yönden tükenmişti. 1789 yılında 16. Louis, soyluları toplayıp toprak mülkiyeti üzerinden vergi alınmasını istediğinde; soylular, parlamentonun toplanmasını istediler. 1614 yılından beri toplanmamış olan parlamento, soylular, din adamları ve halktan seçilen üç kamaradan oluşuyordu.
Bir gün köylüler kraliçeyle görüşmek istemişler.Kraliçe, aralarından birini seçip gelmesine izin vermiştir.Görüşme esnasında; köylü hiç ekmek bulamadıklarını söyleyince, kraliçe 'Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler.'demiş; çünkü sarayda hayat onlar için o kadar rahattı ki dünyadan haberleri yoktu.Kraliçenin bu sözü köylüleri iyice sinirlendirmiş, iyice hırslandırmıştı.
Parlamentonun toplanması, toplumsal yapıdaki çelişkilerin de ortaya çıkmasına neden oldu. Bir yanda soyluların ve din adamlarının ayrıcalıklı durumu diğer yanda da burjuvazi ve halktan temsilcilerin arasında parlamentoda ciddi sorunlar ortaya çıktı.
18. yüzyılın başlarından beri Fransa dış ticaretinin kat kat artması, varlıklı bir burjuvazi oluşturmuştu. Bu sınıflar, artık sahip oldukları ekonomik güce karşılık gelecek bir politik güç istiyorlardı. Feodal yapının ve monarşinin kaçınılmaz sonucu olan sosyoekonomik sınırlamaların kaldırılmasından yanaydılar.
Parlamentonun toplanmasıyla orta sınıftan halk, özellikle varlıklı sınıflar, monarşiye karşı savaş açtılar. Bir anayasayla monarşinin yetkilerinin sınırlandırılmasını, iç gümrük duvarlarının kaldırılarak iç ticaretin serbestleştirilmesi, vergilerin yeniden düzenlenmesi ve yönetimde daha fazla hak elde etme talebinde bulundular.
Kuşkusuz bu talepleri 16. Louis kabul etmedi. Orta sınıf, peşine diğer halktan unsurları da katarak 14 Temmuz 1789 günü Bastille hapishanesine saldırdı. Hapishane ele geçirilip mahkûmlar salındı.
Fransız Devrimi 1789-1815 yılları arasında beş farklı dönem yaşayarak devam etti.
Ayrıca Fransız Devrimi'nde rol oynayanlar 'JACQUES' olarak adlandırılırlardı.

Endülüs emevileri

Endülüs (Arapça: الأندلس al-andalus). 711-1492 yılları arasında İber Yarımadası'nda Müslümanlığın etkisi altında bulunan bölgelere verilen isimdir. Müslümanların İber Yarımadasındaki varlığı en son Morisko'ların 1609 yılında İspanya'dan sınır dışı edilmesiyle son bulmuştur.
ıÜüBu dönem Endülüs'ün en parlak dönemi olarak bilinir.
Kurtuba şehri, Bağdat ve Kahire'den sonra dünyanın üçüncü önemli bilim merkezi haline geldi. Bu dönemde günümüz Avrupa bilim ve sanatının bazı temelleri Endülüs'te atıldı. Şehircilik ve şehir kültürü döneminin çok önüne geçmiştir. Kültürel farklılıkların zenginlik olarak algılandığı bir çağdır. Endülüs'lerin egemenliği altındaki topraklarda Sefarad Yahudileri bugün Golden age of Jews (eng. wikipedia) olarak adlandırılan altın çağlarını yaşamışlardır.
Derken
10. yüzyıl başlarında Abbasilerin gücü azalmaya başladı. Mısır'daki Fatımiler de kendilerini halife ilan ettiler. Böylece İslam dininin önderliği bölünmüş oldu. Bu ortamda Endülüs Emiri III. Abdurrahman 16 Ocak 929 tarihinde kendisini halife ilan etti. Endülüs Emevilerinin başarıları 11. yüzyıl başlarına kadar devam etti. 1031 yılında halifelik parçalanarak Tavaif-ül Mülk denilen küçük beyliklere bölündü.

Çin

Çintarihi bir medeniyet, ortak kültüre sahip bir bölge ve Doğu Asya'da çok uluslu bir oluşum. Çin medeniyeti, yaklaşık 4 bin yıllık tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerindendir. Çin sözcüğü Çince'de, Orta Krallık ya da Merkezi Krallık anlamına gelir.
Çin, aynı zamanda dünyanın en eski süreklilik arzeden medeniyetlerindendir. Çince dünyanın en eski sürekli kullanılan yazılı dilidir. İnsanlık tarihinin en önemli buluşlarından
kağıt, pusula, barut ve matbaa, Antik Çin medeniyetine aittir.
Çin'deki son iç savaşın çıkmaza girmesi, Çin ismini kullanan iki devletin ortaya çıkması ile sonuçlanmıştır:
Çin Halk Cumhuriyeti ve Çin Cumhuriyeti.
ıÜüHalk Cumhuriyeti
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), çoğunlukla sadece Çin olarak anılır ve Doğu Asya'daki anakara Çin topraklarını, Hong Kong ve Macau'yu kapsar. Dünyanın en kalabalık ülkesi ve en büyük ekonomilerinden biridir.

Çin Cumhuriyeti
Çin Cumhuriyeti ise çoğunlukla sadece Tayvan olarak anılır ve tüm Çin'de hak iddia etmesine rağmen sadece
Tayvan Adası ile çevreleyen adacıkları kontrol eder. Aralarında Türkiye'nin bulunmadığı 23 ülke tarafından tanınmaktadır

Cağatay Hanlığı

Bugünkü Orta Asya'nın kültürel yapısını oluşturan Çağatay Devleti, Cengiz Han'ın ölümünden önce imparatorluğunu oğulları arasında bölmesinden doğan bu devlet, Doğu ve Batı Türkeli ile Doğu Iran yörelerini içine almakta idi. Fakat, Cengiz'in oğullarından Çağatay'a verilmiş olmasına rağmen, Çağatay Han, bu yeni devlete hükümdarlık etmemiştir. Esasen bu yeni devletin kuruluşu, Çağatay Han'ın ölümünden 28 - 30 yıl sonra olmuştur. Kara - Hülâgû ile Çağatay Han'ın oğullarından Yesü Mengü, Çağatay "ulusunun" ilk başlarıdır. Cengiz İmparatorluğunun iç düzenini bozan ayaklanmalardan sonra, Çağatay'ın torunlarından Algu, Ortaasya'nın tamamını, Harzem ve Afganistan taraflarını ele geçirmiştir